14 Ekim 2014 Salı

kısa bir bilgi...




Yazmayalı çok oldu.Aslında bi ssürü bahanem var.Mesela çok yoğundum,yorgundum,canım isyemedi,ne bileyim vakit olmadı filan...Ha bi de şu candy curus denen illet var ya işte onda kurtulamadım.Bitirecem diye göbeğim çatladı.E tabi bitirdim.Elimden kim kurtulmuş.Neyse bi de şu taşınma işleriyle uğraştım.Yanlış anlamayın bloğumu taşıdım.Üye olduğum falancı blog kapanıyomuş pılınızı pırtınızı toplayın dedi.Kopyala yapıştır ömrümü yedi namussuz.

 Neyse uzun bir aradan sonra kısa bi özet geçeyim dedim.

  İkizler eylülde kreşe başladılar.Mahalle derin bi nefes aldı.Eski huzurlarına kavuştular.Oğlan dördüncü sınıfa geçti.Hala çok dağınık.Evrim sürecini ne zaman tamamlayacak merakla beklemekteyiz.Ben aynıyım.Zaman zaman delirsemde otorite hala bende.Geminin asıl kaptanı olarak çocukları var gücümle idare etmeye devam ediyorum.Başarılı mıyım? Açıkçası bunu bende bilmiyorum.

  İkizlerle ve oğlanla olan maceram hız kesmeden devam ediyor.Bunları vakit buldukça bir bir anlatıcam.Şimdilik bu kadar.Eyvallah...

ben görmedim ki...

Geçen akşam yine ailecek yemek yeme savaşı veriyorduk.Tabaklar bardaklar içiçe vıcık vıcık.O hengamede hem çay içmeye çalışıyorum hemde çene çalmaya.Gökçe elindeki çay kaşığını sağa sola vurup tüm sesleri bastırmaya çalışıyo.Derken oğlan ‘anne bardak. ..! Anne bardak…!’ diye bağırmaya başladı.Tabi ben dalmışım anlatıyorumda anlatıyorum.Sonra bardağı elime aldım tam çayımı yudumlarken sipsivri bir cam parçasıyla gözgöze geldim.Bardağın üstü yok bi sapı kalmış. Birden ağzımın kesilip birdaha konuşamayacak olmamın kabusu film şeridi gibi geçti gözümün önünden…Hemen sıvadık kolları birimiz çocukları olay mahallinden uzaklastırırken birimiz ortalığı temizlemeye koyuldu.Tam olağanüstü hal durumu yani.Biz harala gürele uğraşırken oğlanda;
-Ben görmeseydim.Ben görmeseydim diye takılmış plak gibi habire bağrıyo.Sonunda sinirleri patlayan baba;
-Bir daha ben görmeseydim dersen….!!!!!
diye bağırınca sessizlik oldu.Hemen peşine oğlanın korkulu alçak tonda sesi belirdi;
-Ben görmedim ki¿¿¡¿

Hepimiz koptuk gülmekten.Oğlana ne mi oldu?Şaşkın şaşkın bakakaldı.Niye güldüğümüzü anlamadı garibim.

İşte böyle küçük bi anım oldu.Unutmak istemediğim için yazdım.



3 yaş uyku repliklerimiz...

Eğer çocuğunuz 3 yaşına geldiyse yat deyince yatacak kalk deyince kalkacak geceleri mışıl mışıl uyuyacak diye hiç ama hiç heveslenmeyin göbek atıp oynamayın.Neden mi? Nedenini okuyun
ca anlarsınız.Benim gibi hüsrana uğramayın.Uyutana kadar çektiklerim.İşte uyku repliklerimiz;

-Ben uyumuycammmm….

-Akşam dün uyuduk ya…

-Beni salla Ayça yı sallama…

-Su içcemm…

-Karnım ağrıyo…

-Kuscam kuscam benn…

-Anne seni göremiyorum telf oyun açsana…

-Ninni söyle anni ninni istiyozzz.

-Ben çorba yemek istiyom…

-Abime bakcam hemen gelcem…

-çorabı çıkarır. ..

-Sırtımı kaşı


anne hastalandı,saçmaladı,yazdı...(03.12.2013)

  Kış geldi kapıya dayandı.Böylece hastalık ve ilaç sezonuda açıldı.İki gündür hastayım.İnanın yatacak yerim yok.Yani gerçek anlamda diyorum.Hemen yanlış anlamayın.Tek ben hasta olsam neyse peşimden sırasıyla oğlan kızlar ve baba…sıralama bazen değişiyo tabi.Kısacası hastalık bizim eve geldimi gitmek bilmiyo.Birimiz düzeliyo öteki başlıyo, öteki daha düzelmeden diğeri hastalanıyo, diğeri düzeliyo beriki başlıyo…amannnn ne saçmalıyorum yine? Ateşim 39a dayandı galiba.Ne konuşup ne yazdığımı bilmiyorum.

Neyse efenim.Ben hastalandığımda öyle yatağa boylu boyunca yatıp yanımda sıcak su torbaları ve taze sıkılmış portakal suyu filan yok.Ter attığımda sırtıma havlu sokuşturanda yok.Evet evet maalesef istirahat edebileceğim yer ve zamanda yok.
Neden?
Çünkü ben anneyim!…
Anneler hastalanmaz…
Anneler uyumaz….
Anneler yorulmaz…
Anneler acıkmaz…
Anneler tatilde çamaşır yıkar ütü yapar…
Anneler süper güce sahip üstün varlıklardır ama dimi!
Düşündümde anneler tuvaletede gitmez…!
Bu durumda babaların halinden bahsetmek bile istemiyorum.

Aklıma gelmişken isviçreli bilim adamlarına bir çift lafım olacak;
“Lütfen şu diş fırçasının kıl yönleri çalışmanızı bitirince annelerin DNA sınında şifresini çözer misiniz? Annelerinde etten kemikten olduğunu hastalanınca babalar ve çocuklar gibi istirahat etmeleri gerektiğini dünyaya açıklar mısınız?
Biliyorum çok yoğun çalışıyosunuz ama aralara sıkıştırırsanız sevinirim.
Saygılarımla Efenim”

Neyse canım bizde bi anneyiz sonuçta hastalanınca naz yapacak kimsemiz yok işte napalım.Herkes bize naz yapar ilgi bekler sevgi bekler.

Ateşim 39 u geçti sanırım.Hah bi öksürük yoktu o da geldi kadro tamamlandı.Benimde öksürükten kısa bi süre sonra sesim kısılıyo niyeyse.Ay bi çirkin oluyo anlatamam yani.Tiz tiz aralarda kısık çatlak ve rahatsız edici.Şöyle avaz avaz bağramıyorum bile.Eeee bağıramayınca beni takan da yok.Düşünsenize kısık sesle çocukları fırçaladığımı? Hiç düşünmeyin bacım bişeyi bin kerede söylesen sesin yeni ötmeye başlamış horoz gibiyse kendi çöplüğünde kendin öter kendin dinlersin.

Ha ne diyodum? Tamam hastayım onu anlatıyodum.Önceki akşam kızların uyku saatini biraz beri çektim.Halim yok hemen uyusunlar bende dinleneyim derdindeyim.Ama nerdeee yatağın tepesinde hoplayıp zıplıyolar, itişiyolar, bağrışıyolar…vs.Bende de ses yok ya bağıramıyorum kızamıyorum tüm otoritemi kaybettim yani.Neyse başım zonklamaya başladı.O arada dişim yerinden çıkacak gibi ağrımaya.Eeee bizde insanız neticede dayanamadım yastığa kapandım başladım zır zır ağlamaya.Birden odada bi sessizlik oldu.İkiside yanıma geldi yattı.
Gökçe “noldu anne niye ağlıyon”
Ben şaşkın şaşkın “dişim ağrıyo”
Ayça “dişin mi ağrıyo anne yat o zaman uyu hadi”
Gökçe “hadi anne biraz su iç.Hadi kalk ben getireyim mi anne?”
Ben ağzım bi karış açık”ha ….ne…”
Ayça “ilaç getireyim mi anne?”

Ayyy düşüp bayılacaktım.İki haydut benim için seferber olmuştu.Üzülmüşler çare arıyolardı bacaksızlar.Sonra ikiside fırladı gitti yanımdan ” babbaaa baba anneme ilaç verrrr” diye bağrışıyolardı.Ulan öldümde cennette miyim diye elime cimcirik attım.Hoşumada gitmedi diil yani kendimi prenses gibi hissettim.Biri su getiriyo biri ilaç biri elini koymuş saçlarımı okşuyo…. ben kasıldıkça kasıldım.Oh be şıp diye gitti bütün ağrılar.O gece çıt ses çıkarmadan uyudular.Arada bu durumu kullanasım var ama ana yüreği işte dayanmıyo :))


bebelere balooonnnn...(02.11.2013)



Geçen parka gittik yine.Bizimkiler oyuna dalmışlar .Baktım karşıdan bir anne kız ellerinde 10-15 tane balon.Kızlar hemen koşa koşa balonlara bakmaya gittiler.Renk renk hayranlıkla seyrediyorlar.Niye almadıysam hiç balon alıp ellerine vermek aklıma gelmemiş.Balonu sadece tv de ve kitaplarda gördüler.Ha bi de çay bahçelerindeki baloncular.Hani insanın gözüne gözüne sokarlar ya: çocuklarda tutturur alalım da alalım.Hatta yerlere yatıp anırırlar.Eee millete rezil olmaktansa alınır genelde.Ben inat edip almamıştım.Sinir oluyorum onlara.Ya kırk yılın başında evden çıkmışım.Bi çay içip keyif yapıcaz ailecek onuda baloncuyla cebelleşerek geçiriyoruz.

Neyse canım ne diyodum? Ha bolonlu anne kızı anlatıyodum.Bizimkiler boyunlarını bükmüş en masum maskelerini takmış çekineçekine balon istiyolar.Kadın da balonlardan kurtulmaya çalışıyo anladığım kadarıyla hemen birer tane söküp verdi ellerine. Amanın bi mutlular bi mutlular anlatamam.Yarım saat kadar oynadılar sonra eve geldik.Biraz bahçede oynarlarken biri güllerin arasına kaçırdı balonu.Almaya çalışırken diken mi değdi ne bir patladı.Parçaları sağa sola savruldu.Ne olduğunu anlayamadılar yüzlerinde korkuyla karışık şaşkınlık vardı.Birden ağlamaya başladılar.Balon niye patladı diye.Tamam baba alcak diye ikna edip eve girdik.Çok geçmeden ağlayışlar bağrışlar balon da balon.Yıkıyolar ortalığı.Hiçbirşeyle kanmıyolar susmuyolar bağır babam bağır.Benim kafa oldu iki dünya.O an çay bahçesindeki baloncunun evin önünden geçmesini ne kadar çok istedim anlatamam.

Neyse baba geldi.Ona dertler anlatıldı siparişler verildi baba markete gönderildi.O da herzaman abarttığı gibi bissürü balon almış.Tüm akşamım balon şişirmekle geçti.Ciğerlerim patıycaktı neredeyse.

Neyse ki bir iki gün hiç sıkılmadan oynadılar.Sanırım tek sıkılan bendim.Sürekli elime balon geliyo ayağıma takılıyo dolapların makinaların içinden çıkıyo… Tamam dedim artık balonlardan kurtulmanın zamanı geldi.’Hadi…’dedim.’ balon patlatmaca oynayalım çok eğlenicez. (Nihahaaaaaa en çok ta ben eğlenicem’. )

Önce raptiyeyi Gökçe ye verdim.Hemen patlayacağını tahmin edemedi galiba patlar patlamaz çığlık çığlığa kaçtı.O korkunca Ayça da patlatmak istemedi.Ben oturdum yere başladım sırayla patlatmaya.Amanda ne güzelmiş insan stres atıyo be…Ben patlattıkça kızlar ağlıyo cırlıyobağrıyo ama korkudan tabi.O hevesle hepsini patlattım.Bi rahatladım bi gevşedim anlatamam.
Bir süre hayatımıza balonsuz devam ettik.Bu akşama kadar;
Haftasonu biraz iş yapayım dedim ama ne mümkün biri önümde biri paçamda hareket ettirmiyolar.Durun yapmayın etmeyin derken gözüme kapının arkasında katliamdan kaçmış bir balon ilişti.Hemen balonu rehin aldım elimde raptiye; ‘Gelirseniz patlatırım bak’ diye tehdit ettim.Koşarak başka odaya kaçtılar.Bende peşlerinde;’sözümü dinlemezseniz bu balonu patlatırım hiç acımam ona göre hıııı!…’ diye gösteri yaptım.Patlatma diye yalvarmaya başladılar.Bende patlatmadım tabi.Ama bu balon işini de sevdim yalan yok.Ocağı karıştırıyolar balon ve raptiyeyi görünce bırakıyolar.Çekmece açıyolar hemen balonla yanlarında bitiveriyorum.Hatta balonbaşucumuzda uyumaya yardım ediyo.Ne balonmuş be mum gibi oldu haydutlar.Şimdi daha iyi anlıyorum neden bebelere balooon dendiğini. Bizim bebeler bakalım ne kadar daha kanacaklar.

Neyse ben de bu arada yazımı yazdım.Kavemi içtim.Uzandım keyif yaptım. Baloncuğumda yanımda.Huzur içinde uyuyabilirim artık.



8 yaşında ve ikiz kardeşleriyle başı fena dertte...



★Ayça abisinin oyuncak telsizinin üzerine kustu
★Ayrıca abisinin yatağına ve babaannesinin avucunun içine kustu.
★Gökçe nasıl olduğu anlaşılamadan bezini çıkartıp sokaktan içeri oyuncak almak için gelen abisinin terliğinin içine çişini yaptı.Abi çok sinirlendi.
★Abini tabletine bir şişe kolanya döküldü.Ekran buğulandı.Çalışıp çalışmayacağı bilinmiyor.Şimdilik kurumaya bırakıldı.
★Abinin yatağına süt dökülmüş.Nasıl olduysa? Suçu üstlenen olmadı.Abi geceyi yer yatağında geçirdi.
★Abinin binbir emekle hazırladığı üç sayfa önlü arkalı ödev bilinmeyen bir nedenle karalandı.Abi kendini odaya kapattı.Öğretmene vereceği cevabı düşünüyor.
★Abi hastalandı.Ateşi 38.Biraz ilgiye ihtiyacı var.Bunu gören kızlarda birdenbire hastalık moduna geçtiler.Abinin sabrı taştı “Off ya off rahat rahat hasta bile olamıyorum”


pazar pazar...(20.10.2013)




Bugün pazar.
Neler oldu neler? Amannn boşyere meraklanmayın.Herzamanki şeyler işte.Ayça uyurken daha doğrusu uyumaya çalışırken kafasını dolaba vurdu.Oynarken at gibi yarıştığı için küçük topuğu koltuğun bacağına çarptı.Şişti morardı.Ayrıca elini çekmeceye sıkıştırdı.Eli gan oldu.Biraz öncede Gökçe’yi bıçakla koşturuyordu.Valla nasıl oldu anlayamadım.Ben ütü yaparken almışlar herhal.Gökçe cırlayarak yanıma geldi.Dönüp baktığımda Ayça elinde bıçak sağa sola sallıyo.’O ne kızım.Elinde ne işi var’ dediğimde;’ya anni Gökçe verdi ben almadım’dedi. Sanırım Ayça’ya tuzak kurmuş hatun.
Neyse Gökçe bugün battaniyesinden vazgeçti.Kenarı sökülmüş bana dik dedi.Ula ben ne anlarım dikişten.’Yok ben dikemem’dedim.O da ‘babaannem diksin’dedi.Ama ortalarda babaanne yoktu.O an aklımparıldak bi fikir geldi.O battaniyedende artık öğöökk geldiydi.Kurtulmanın tam sırası dedim.Battaniyenin ne kadar eski ve sökük olduğundan artık yenisini almamız gerektiğinden filan bahsettim.O da sevinçle battaniyeyi bi poşete koyup kapının önüne koydu.Veee battaniye almaya gittik.Kendisi beğendi kokladı sarıldı.Şimdilik bi sorun yok kabullendi sanırım.

Çok mu önemli ne var bunda yazacak demeyin önemli valla.Hemde hayat mamat meselesi.Yani Gökçe kendi dünyasında bir ilke imza attı.Umarım devamı gelir saplantılarından kurtulur.


ekstra enerji istiyorummmmmm...




Sokakta giderken karşıdan ikiside aynı giyinmiş iki kız ya da iki erkek çocuk görünce bici bici görünsünler diye aynı giyiniyolar zannetmeyin.Şahsen ben hep öyle düşünürdüm.Amanda ne tatlı oluyolar ikizim olursa bende hep aynı giydirecem derdim.Tabii madalyonun öteki yüzüde varmış ben bakmamışım.Meğer anne mecburiyetten giydiroyomuş dalton kardeşler gibi.

Neyse efendim uzatmadan anlatayım.İkiz giydirmek inanınki şımarık bi assolisti giydirmekten daha zormuş.Aslında önceleri bu kadar zor değildi.Ne giydirsem itiraz edilmezdi.Oğlanın eskilerinden bile giydirmiştim gıkları çıkmamıştı.Küçük bacım kızının küçülen kıyafetlerini vermişti.Yedekte kullanayım diye.Evde çok fazla üst baş değiştirdiğimden bacımın verdikleri ilaç gibi geliyodu.Neyse son günlerde bizim hanımlar bi tuhaflaştı.İkiside aynı giyinmek istiyo.Kadın milleti işte şimdiden kıyafet sendromu yaşamaya başladılar.

Ayça’ya giydirdim geçen böcekli çiçekli bişey Gökçe anırmaya başladı;
-Hüüüü….Ihaaaaaaa…Benim böceğim nerde yok.Bende böcekli istiyorum yiaaaaaaa….
-Ayyy kızım bak seninkinde kalp var ne güzel ama dimi?
-Ben galp istemiyooomm hüü hüü…böcek istiyom böcekkk!
-Ayça kardeşine verir misin böcekli elbiseyi?
(Bu arada Gökçe acil stop butonuna basılmış gibi susmuş kardeşinin vereceği cevabı bekliyo)
-Yaaaa vermiycem benim bu.Git Gökçe giiiitttttt.
-Ama kızım o da sana kalpli elbiseyi vericek olur mu?
Ayça bi kendininkine bi onunkine baktıktan sonra elbiseyi Gökçeye uzattı;
-Al Gökçe böcekliyi ,ver galbliyi.
Gökçe amacına ulaştıktan sonra elinde iki elbise sımsıkı tutmuş Ayça’ya vermeye pek niyetli diil.
-Bunlar benimmm benim.Baba sana alcak ikiside benim!
-Yaaa ver galbliyi bana.Verrrrrr!
-Iyyaaaa hüü hüü hü vermemmmm gitttt baba alsın sana.
Birbirlerini yolmadan araya girip;
-Gel Ayça ben sana başka vereyim.Hımmm bakalım neler varmış.Bak Ayça bu çok güzel hem cebide var.Sen bunu giy…
Dememe kalmadan Gökçe elindeki elbiselerin cebi varmı diye bi öyle bi böyle çevirmeye başladı.Olmadığını farkeder etmez ikisinide fırlatıp;
-Benim cebim yokkkkk.Yiğaaaaaa hü hüü yooook nerde hüüü hü hü…!
-Aaaa bak seninkinde düğmede vamış Gökçe…
Ayça elindekini Gökçe’ye uzatarak;
-Al Gökçe cebliii ver düğmeli böcekli galplii..
-Yaaa benimki bu sana yok yooook!

Artık sabırın sonuna gelmiş enerji ibresi eksilere düşmüş olan ben başladım anırmaya;
-Aaaaaaaa ekstra enerji istiyooooom.Niye enerjim yooook ……..yeterrrrrr yeterrrr ulan yeterrr verin hepsini bana verinnnn çabukkkk.Yok size böcek cep .Alt tarafı evdesiniz.Biyere mi gidiyoz?Bu ne be! Sıkıldım ama artık….

O sinirle gittim gezmeklik tıpa tıp aynı kıyafetleri giydirdim.ikiside sağını solunu yokladı kardeşininkine baktı bi fark bulamadı.Ortalık sonunda duruldu.İkiside evin içinde kokoş kokoş gezdiler oynadılar o elbiselerle yemek yediler üzerine çorba döktüler su döktüler oyun hamuru yapıştırdılar…Kısacası kıyafetleri ve benim beynimi ıskartaya çıkarttılar.
İşte böyle bacılar nerde aynı giyinmiş ikiz görsem gözlerim dolar boğazım düğümlenir.Annesine bakıp içimden”Ah kader arkadaşım ahhh kimbilir sana neler yaptılar” diyerek başımı öne eğer giderim.


napardım??....(02.10.2013)



Eskiden pazarları ne yapardım? Acaba saat kaçta uyanırdım? Yatakta miskin miskin şekerleme yapar mıydım ? Kahvaltı hemen mi yapardım yoksa uykum açılınca mı? Günüm nasıl geçerdi? Hiç plan yapmış mıydım? Ya pazartesi sendromu var mıydı acaba? Düşünüyorum düşünüyorum hatırlamıyorum. İkizler olduktan sonra kafamın içine format atıldı.Sanki kendimi bildim bileli iş-ev-park üçgeni içinde gidip geliyorum.

Alışverişi nasıl yapardım mesela? Hep böyle peşimden atlı ordusu mu koştururdu?Üç çeşit yemek yapar mıydım? Yaptıysam hepsi yenir miydi?

Evim nasıldı? Her yer bal dök yala kıvamında mıydı acaba?Ortalıkta cıncık cıncık süslerim var mıydı? Düşünüyorumda sabah gözümü açar açmaz karşımda iki melek yoktu.Her fırsatta anneciii diye sarılan, öpen…Tatlı tatlı yaramazlık yapıp ‘binn yapmıdım o yaptı’ diyen.İşten gelince ‘anni çuçolata aldınn’ diye çantamı çekiştiren…annesinin dolmaları diye mıncıklayıp seveceğim haydutlarım yoktu.

Hayatım ne kadar sıradan ve basitmiş. Boşmuş açıkçası.İyiki olmuşlar iyiki üçüde varmış.Hayatımın tek anlamları annesinin dolmaları onlar yaa…


oyun hamuru bazen hayat kurtarır...02.10.2013)



Bu yaşıma geldim hala büyük konuşmamam gerektiğini öğrenemedim.Asla ve asla dediğim herşey günü geldi beni buldu.Siz siz olun asla kelimesini kullanmamaya gayret edin.Bakarsınız benim gibi aslalar hayatınızı kurtarabilir bacım.

Asla eve oyun hamuru sokmam diyenlerdendim.Niye çünkü o hamurun parçaları her yere yayılıyo, halılara yapışıyo, hemde zararlı.Temizlik işlerinden ben sorumlu olduğum için birde hamur belasıyla uğraşamazdım yani.Oğlum hep heves ederdi.O bile hiç hamurla oynamadı.Kreşte filan oynadıysa bilemem tabi.Hamursuz büyüyen çocuklardan biri zavallı.

Neyse efendim.Bizim oğlana öğretmen ihtiyaç listesi vermiş.Listede oyun hamuruda var.Ulan eşşek kadar oldu ne hamuruymuş anlamadım.Mecbur alındı.Kızlar görmesin diye köşe bucak sakladım hamurları.Oğlanada sıkı sıkı tembih ettim okulda dolabına koysun eve getirmesin diye.

Gel zaman git zaman yine bir pazar günü sabahın körbuçuğunda kalktım.Akşamdan yapacağım işlerin planını yapmıştım.Kahvaltıdan sonra uygulamaya başladım.Önce makineleri doldurdum.Çamaşır ve bulaşıklar yıkanırken çocuklarda oyun parklarını ters çevirmiş üstünden atlıyolardı.Kapıyı çektim geçtim mutfağa.Bi yandan sağı solu ufalarken bi yandanda süpürüyodum.

Çocukları bi ara yatak odasına girerken gördüm fazla önemsemedim.Sonra çıkmayınca merak edip bi baktım ki ne göreyim yatağın üstü mıncık mıncık zıplayıp duruyorlar. Sepetteki ütülenecek çamaşırları her yere saçmışlar.Bi cırladım hemen diğer odaya kaçıştılarBende peşlerinden gittim nasihat edicem ya gitmez olaydım.Oda nasıl karışık nasıl virane anlatamam.Halıyı toplayıp orta yere dikmişler.Oyun parklarını üstüste koymuşlar. Minderleri de yanlara koymuşlar.Yastıklsrla bariyer yapmışlar.Tüm oyuncaklar yerlerde.Tüm çekmeceler açık.Araba koltukları bile yerlerde ters bi şekilde duruyo.Ben yine bi cırladım koşa koşa salona geçtiler.

Öğlen olmuştu ama ben daha hiçbir iş yapmamıştım.Kendi kendime sakin olmaya çalışarak mutfağı ufalamaya devam ettim. Biraz yapıp bıraktım yatak odasına geçtim orayı toplamaya çalıştım.Bir iki bişey kaldırdım vazgeçtim çocuk odasına geçtim.Oyun parklarını indirdim.İçlerindeki yatak yastığı çıkarttım öylece bıraktım.Tekrar mutfağa geçtim bir iki ufaladım.Onuda bıraktım.Derken çamaşır makinası durdu. Gittim çamaşırları çıkarttım. Bi daha doldurup çalıştırdım.Tekrar yatak odası çocuk odası derken kendimi evin içinde deli dana gibi gezerken buldum.Elektrik süpürgesinin kablosunu elime aldım; acaba kendimi assam mı boğsam mı diye düşünürken salona bi gözatayım dedim.Korkarak kapıdan başımı uzattım.Oğlan bigisayarın başında transa geçmiş.Gökçe ortalarda yok.Ayça köşede eğilmiş bişiler yapıyo.Napıyo diye yanına gittim.Bi de baktımki oğlanın çantasını karıştırıyo.Maşallah o da çantanın tüm fermuarlarını dibine kadar açmış bırakmış.

Ayça beni farkedince döndü hemen.Elinde iki kutu oyun hamuru;
-Anni bak ne güzel bişi buldum. Bak anni bak ne bu?
Ben başım öne eğik bitkin bitkin;
-Oyun hamuru…
-Oynicam anni oynicam bunla hadi aç. Ben tükenmişliğin son noktasına gelmiş bi şekilde;
-Dur sofra bezi getireyim bari.Olan oldu artık.Napalım buraya kadarmış.Allahım sabır.
Diyerek sofra bezini serdim.Yer sofrasınıda kurdum.Gittim kurabiye kalıplarını çıkarttım verdim.Çığlık çığlığa üşüştüler.’bu ne güzelmis be’ diye diye hamuru kırpık kırpık yapmaya başladılar.Oğlanda onlara katıldı.Bi mutlularki sormayın.Ben göz görmeyince gönül katlanır mantığı ile çektim kapıyı mutfaktaki yarım kalan işime döndüm.

O iş bu iş derken kendimi iyice kaptırdım çocukları unuttum.Bi bakayım şu haydutlara dedim.Bir yandanda kalbimi tuttum .Eee neyle karşılaşacağım belli değil.Okuyup üfleyip salona girdim.O da ne bi güzel oynuyolar teyzeleri bi güzel.Ayy canlarım benim Hiç kavga da etmiyolar.Birbirlerinide yolmuyolar.Aaaa bak şaşırdım şimdi.Koltuklarda hamur parçaları yok.Yerde de yok.Ağızlarının içinde bilem yok.Ve aradan iki saat geçmiş inanır mısınız ilk defa çocuklar ayaktayken üç çeşit yemek yaptım ve bütün planladığım işlerim bitti.Kayfede yaptım bi güzel sıcak sıcak içtim.Eyy kudretli hamur sen nelere kadirmişsinde benim haberim yokmuş.




abi bizi düvdü...(21.09.2013)

Eee okullarda açıldı artık.Oğlan 3.sınıfa geçti.Dana kadar oldu haydut.Ama kardeşleriyle zor günler geçiriyor garibim.Kitabını kalemini kaptırdımı almak için ne savaşlar veriyo. Birinden kurtarsa diğerinden kurtaramıyo.
Geçen sene hiç unutmam ; Oğlan ders yapıyo kızlarda yanında legolarla oynuyodu.’oh be huzur bu’ diyerek kendime okkalı bi kahve yaptım. Geçtim salona açtım tiviyi kanallarda cirit atıyodum ki kızlar ağlayarak geldiler;
-Abi bizi düvdü hü hü hü yiaaaa aaaaa…
Bende bi hışımla kalktım.
-Gökdeniz çabuk gel buraya.Utanmıyo musun kardeşlerine vurmaya? Bide abi olcan.Gücün onlara mı yetiyo bla bla bla…
Bağırdım, çığırdım ağzıma geleni saydım.

Sonra oğlan geldi dikildi karşıma. Başı eğik ağladı ağlayacak.Titrek bir sesle;
-Ama onlarda benim ödevimi karaladılar sonrada yırttılar.Kafama vurdular saçımı çektiler hüüü…
Daha fazla dayanamadı ağladı tabi.Döndüm kızlara elleri bellerinde ‘düv düv düv abiyi’ diye tezavrat yapıyolar. O an kendimi kaybetmişim ikisininde poposuna iki şaplak indirdim.Oğlumu da sardım sarmaladım teselli ettim.Çucuğuma neler yapmışlar cadılar.
Benim okkalı kahve ne mi oldu? Okkalı bi şekilde buz gibi mideme oturdu.Keyif yapmak benim neyime?


yol gösterene bak sen....(18.09.2013)



Gökçe ile diyoloğumuz:

-Anni senin salıncağın yok mu?

-Yok kızım.

-O zaman ağla.

-Ağlayınca olucak mı?

-Oluy oluy.

-Kim yapacak?

-Baba yapacak.

-Ya yapmazsa?

-Yine ağla. ..

Kendini ele verdi bacaksız  :-)


canım cicim anneler...(18.09.2013)



Üç beş cicim anne biraraya geldiğinde muhabbet hemen hemen aynıdır;

-Ay şekerim benim çocuk hiç laftan anlamıyo.

-Evet evet benimkide öyle napsam olmuyo.Tutturdu mu tutturuyo.

-Ah ah bir fiske tokat atmadım ne istediyse aldım ama nafile.

-Ya sorma canım sorma sesimi bile yükseltmem ben.Herşeyi tatlı dille anlatırım.

-Her gece masallar anlatırım kitaplar okurum ama yinede yaranamıyorum.

-Aynı dert bende de var babası ayrı ben ayrı sürekli konuşuruz. İletişim halindeyiz her sorduğuna cevap veririz.Niye böyle huysuz anlamadım gitti.

-Şekerim bi psikoloğa mı götürsek napsak?

Bu muhabbet cicim annelerin doğal hayatları dışındaki diyologlarıdır.Onları doğal hayatlarındagözlemlemek ne yazıkki mümkün değildir. Bi çok çocuktan ve meraklı komşulardan edinilen bilgilere göre cicim anneler doğal hayata geçtikleri anda birer mutanta dönüşürler.

Bunlar akşama kadar tv de kadın evlenme programları seyredip çocuk acıktığında önüne yalap şalap bişeyler koyup tekrar tv karşısında alırlar soluğu.Yanlarında her daim fırlatılmak üzere terlik bulunduran cicim anneler çocuk bişey sorduğunda;

-Dur şimdi bişey izliyorum.Akşama babana sorarsın.Deyip başlarından savarlar.En çok kulladıkları kelimeler;

-Gebertirim ulan seni, Eşşoglu eşek, beni ayağa kaldırma bak gelirsem oraya yırtarım ağzını…Sabrı biraz daha taşmışsa,

-Delerim lan beynini, seni doğuracağıma taş doğursaymışım…Gibi hitapları vardır.

Cicim annelerine en çok parklarda rastlanır.Onları çocuklarına seslenmelerinden tanıyabilirsiniz.Genellikle;

-Bebeğimmm vurma kardeşe,

-Yavrum iner misin ordan,

-Canımmm benim ne güzel ounuyosun sen,

-Ah bitanem onu arkadaşa vermelisin.İzinsiz alınmaz ama dimi?Gibi… Zaten çocuğun dönüp baktığındaki o şabalak hali vardır ya ‘yav bu benim anam mı? Noldu ki buna’ der o ifadeyle.

Valla demedi demeyin, ahanda buraya yazdım.Cicim annesiyle sohbet ederseniz yandınız anacım yandınız.Kendinizi küçülmüş aşağılanmış hissedebilirsiniz. Çünkü herşeyi tek o bilir.Konu ne olursa olsun saatlerce anlatır durur. Ay bi de mıy mıy mıy konuşur.Hani dinlerken göğüs kafesiniz şişer şişer patlayacak gibi olur ya işte aynen içinizi şişiren tiplerdir bunlar. Peki cicim anneler neden böyle iki yüzlüdür? Valla onun cevabını bende bulamadım.Bilen duyan varsa söylesin anacım.buracıkta paylaşalım.Cicim annelerinin sorunları neyse çözelim.Yoksa ben daha fazla dayanamayıp patlıycam şişkinlikten.




tuvalet derdi beni fena gerdi...(18.09.2013)



Çocukları bezden kurtarmak her annenin geçirdiği en zor evrelerden biridir.Bunu başardığında anne resmen çağ atlar.Bunun yolu yordamı şusu busu yoktur.Oğlumla bu dönemi atlatırken az buçuk tecrübe edindiğimden ne yapmam ya da ne yapmamam gerektiğini biliyorum.Fakat etrafımdaki insanlara bunu anlatamıyorum.Karşılaştığım herkesin bana tuvalet alışkanlığı ile eğitim vermesinden çok sıkıldım artık. Hele daha dün ne yediklerini hatırlayamayan takma dişlerini orda burda unutan yaşlı teyzelerden ‘ben 1 yaşındayken öğrettim.Uğraş biraz sende öğrenirler,şimdi tam mevsimi…’ gibi laga lugalardan bıktım artık.’gelde öğret o zaman’ diyesim var.

Oğlum hazır olmadığı halde anamın ısrarlarıyla bezi çıkartmıştık.Üstüne üstlük o şekilde alışverişe gittik.Hay benim aklıma…Çocuk her köşe başında şar şarişedi.Dükkanları yolları mahvettik.Yanımda getirdiğim çamaşırlar yetmedi yenilerini satınaldık.Millet arkamdan ‘hanfendi çocuğunuz tuvaletini yapıyo galiba bacaklarından akmış’ diye beni uyardı.Çocuk ayrı utandı ben ayrı.

Yok yok asla kimseyi karıştırmamaya kararlıydım.Ben kararlıydım ama yaşlı teyzeleri susturmak ne mümkün konuşuyolarda konuşuyolar.Vay efendim neymiş biz çok rahatmışız onların zamanında hazır bez mama neyim yokmuş.Onlar çaput bağlarlarmış mama yerine mısır ununu çırpar verirlermiş.40 gün beşiğe bağlarlarmış yok yemek yerlerken çocuk gelipte siniyi (sofrayı) devirmesin diye belinden iple yatağın ayağına bağlarlarmış falanda filan.Ulan yazık be çocuklara yapmadık işkence bırakmamışlar.Bi boyunlarından tavana asmadıkları kalmış gelmişler bi de bana çocuk tuvalet eğitimi veriyolar.

Yazın izindeyken bi deneyeyim dedim bakalım ne olacak.Hazırlar mı değiller mi? 25aylıklar belki kolay olur hemencecik öğrenirler umuduyla sıvadım paçaları.İlk gün ikisininde bezini çıkartıp yarım saat kadar neden tuvaleti kullanırız semineri verdim.Yalan yok valla can kulağıyla dinlediler, kafalarını sallayıp onayladılar.Onlar benden daha hevesli görünüyorlardı.Ama iş uygulamaya gelince o kadarda hevesli olmadıklarını gördüm;

-Çiş var mı Ayça?

-Var.

-Hadi tuvalete gidelim çabuk.

-Anni artık yok ben yaptım bitti.

-Kızım niye söylemedin ya off.

-İtse söylemedim .

-Gökçe çiş var mı?

-Var.

-Gidelim yapalım olur mu?

-Oluy.

-Hadi kızım yap çişini tuvalete.

-Olmazzz Ayça’da gelsin.

-Başka kimi çağırayım kızım? Başbakan da gelsin mi? Kurdelede keselim.

-Ayça gesin.

-Tövbe tövbeee.Ayça gell açılış var.

-Anni yapıymmi?

-Eh yani yap artık.Ayçaaa çık duştan çeşmeyle oynama çık çabukkk.Hadi kızım yap sende.

-Anni bu ne?

-Peçetee!.

-Bu ne?

-Klozet kapağı!.Ayçaaa oynama makineyle.Bozacan şimdi uğraştırcan beni.Gökçe yapmıycaksan kalk hadi gidelim!

-Yapcam ya yapcam.Bu ne?

-Çeşme çocuğum! Aaa oyalıyosun ama beni yeter ya!

Ayça:-Anne süpüryimi?

-O ne lan! Ayçaaa bırak onu tuvalettuvalet fırçası o!..Çabuk çıkın dışarı.Çabuk çabuk hemen.Size tuvalet muvalet yok.Yediniz ulan ömrümü…

Böylece tuvalet eğitimimiz başlayamadan bitti. Herşeyi oluruna bıraktım artık. Ben hazır değilmişim bacım.Ne zormuş ya.Uğraşamam valla.Yarım bi aklım var onu da tuvalette harcayamam. Neyse sonuçta kimin ne dediğini takmamaya karar verdim.O çok bilmiş yaşlı teyzelerede bi çift lafım var.Bi kaç sene sonra tuvalet eğitimine sizin ihtiyacınız olacak nihahahaha…


sabırrrrrrr....(10.09.2013)



Bir tabak sıcak çorba içme hayaliyle oturdum sofraya.Bir kaşık aldım ki kızların kıkırdaşmasıyla yerimden ok gibi fırladım.Baktım ellerinde birer kakaolu süt kapı girişinde yerlere döküyolar.Bi bağırtı bi cıyıltı Ayça kaçtı diğer odaya.Gökçe dökmeye devam ediyo.O sinirle poposuna bi şaplak indirdim.Ağlaya ağlaya odaya gitti.Bende söylene söylene yerleri siliyorum ama kulağım onlarda. Diyolog şöyle:

Ayça:-Gökçe noldu sana?

Gökçe:-Annem beni dövdü?

Ayça:-Dövdü mü hımm gel bakiim.

Yanıma geldiler.Ayça gözlerini kocaman açmış.

-Bi daha bunu dövme!..

-Hı???

-Bi daha bunu dövme dedim sana dövme tamam mı? Gel Gökçe gidelim.-Hı???                                                      10.09.2013


ah eylül ahhh...(09.09.2013)



Eylül kardeş yine mi geldin.Daha yeni gitmişsin gibi zaman ne çabuk geçivermiş.Valla alınma ama sen gelince peşinden hemen ekim kasım da geliyo.Sonra bakmışız hoop lapa lapa kar ve biz evlerde hapis.Sen üç çocukla 80m2 bi evde tıkılıp kalmanın ne demek olduğunu bilmezsin tabii…nerden bileceksin.

Şimdi sen peşinden yağmurlarıda getirirsin. Çünkü bilmezsin yağmurda dışarı çıkıcam diye anıran çocukları oyalamak için türlü türlü şaklabanlıklar yaptığımı.Hayır yapıpta sonuç alsam gam yemiycem.Beni takan kim allem edip kullem edip yağmurdan sonra dışarı çıkma sözü alıyolar.Tabii beklerkende buğulanmış camlara sanat eserlerini döktürüyorlar.Neyse ondan geçtim yağmurdan sonra dışarıda yapmadıkları pislik kalmıyo.Her su birikintisinde zıplayıp çamur banyosu yapıyolar.Ee o çamurlu ayaklarla merdiven çıkılıp eve gelince benimhalimi düşün eylül kardeş.

Bunlar bi yana bi de sen gelince dolaplar çekmeceler karman çorman.Ne alakası var deme.Ah bilsen çektiklerimi.Hava bi sıcak bi soğuk.Yazlıklarla kışlıklar kolkola dizdize mübarek. Ne giydircem bende şaşırıyorum.Sade onların dolapları olsa neyse benim dolapta harabe be kardeşim.

Bi de sen gelince bi dünya tantana.Yok salça yap yok turşu kur reçel…Bak gördün mü tarhanamda bitmiş.Üç çocukla nasıl yapıcam? Yufka da açmak lazım a dimi? Napcez ya anama ya ablama yanaşcaz.Acındırıp biraz ondan biraz bundan derleyip toparlıycaz artık.Dondurucuya da bişiler atmak lazım biber bezelye ne biliyim domates filan.Senin böyle derdin yok ki ne düşüneceksin.

Bak okullarda açılacak şimdi. Oğlanın kitabı defteri kalemi zartı zurtu…Boy da attı bu sene.Geçen sene giydikleri artık olmaz sanırsam.Off of eylülbak başıma ne işler açtın.İşin yosa akşamları otur ders çalıştır.İkizlerin yırttığı defterleri bantla, kalem aç proje ödevleri hazırla.  Gecelerde soğuk olur artık desene çatır çatır kaloriferleri yakıcaz.Zar zor küçülttüğümüz bütce deliği caartt diye yırtılıp ikiye ayrılacak şimdi.  Ah ah yaz bitti demek.Ne kadar inanmak istemesemde gerçek bu.Napalım bu da gelir bu da geçer artık diye avunup durucaz.  


sevecek başka hayvan mı bulamadınız be yavrum...(03.09.2013)

Evett yaz mevsimiyle beraber arı sokma sezonuda açıldı.Heryer vız vız arı kaynıyor.Geçenlerde benimde ayağımın altını sokmuştu bir hafta uyuz gibi kaşındım.Şişliğinden ayakkabı giyemedim.O yüzden arı görünce içim ürperir oldu.Nerde denk gelsem tırslak tırslak kaçıyorum.    Dün mutfağa girmiş bi tane.Tezgahın üstünde dolanıp duruyo.Kıştlasam deli gibi üstüme üstüme gelecek.Öldürsem şöyle gazeteyle şaap diye kıyamıyorum. Öldürmesem o bana kıyacak…Bende naptım bardağı hoop diye kapadım üstüne.Hadi şimdi sokta görelim ha ha ha hayyy. ..    Kızlar bi ara mutgağa geldiler.Bardağın içinde deli gibi dönen arıyı görünce başına üştüler.Diyolog şöyle:

Ayça: -Anni bu ne?

Ben : -Arı yavrum?

Gökçe:-Anni ne bu?

Ben :-Arı çocuğum?

Ayça:-Arı napıyo anni?

Ben :-Bardaktan dışarı ćıkmak istiyo.

Ayça:-Anni arıyı çıkartalım mı?

Gökçe:-Arıyı ben çıkartıcam.

Ayça :Yaaa ben çıkartcam o benim arım.

Gökçe:Senin arın diil o benim ben çıkarcam.

Ben:-Aaaa susun bakiim.Kimse arıyı çıkartmıyo.Elinizi sokar bak ağlarsınız karışmam valla.

Gökçe:-O senin diil benim benim benim.

Ayça:-Anni yaa o benim arım bana ver.Elime ver.

Ben:-Kızım napcan arıyı elini sokar diyom anlamıyon mu?

Ayça:-Sevcem yaaa Ökçe sevmesin ben sevcem elime ver.

Gökçe:-Asıl ben sevcem bana ver bana.

Ben:-Arı sevilcek hayvan diil.Kedi mi bu ya çıldırtmayın beni.Sokar diyorum.Canınız acır.Uf olursunuz.Tabi beni dinleyen kim.Başladılar kavgaya.Ben deli gibi bi ona bi ötekine bağırırken omzumdan biri dürtükledi.Baktım şeytan

-Apla sok ikisininde elini bardağın içine.Bak bi daha yapıyolar mı?  Bir an gözüm dönmüş şeytana uyacaktım.Eee sonra kim uğraşacaktı ben tabiki.Neyse koşup bi gazete kağıdı aldım.Bardağın altına yavaşça koydum.Bi elimde bardak bi elimde gazete ortada arı çıktık balkona gözyaşları eşliğinde azat ettim hayvanı.Arkasından el de salladık .Bi su dökmediğimiz kaldı.Amann bi daha gelmez inşallah.İki kardeşi birbirine düşürdü hain arı.


hayatım çok güzel dolu dolu eğlenceliymiş...(03.09.2013)

Geçen hafta sonu ikizleri ve oğlanı anama bırakıp çarşıdaki işlerimi halletmek için çıktım.Biran önce bitirip eve yetişmenin derdindeyim.At gibi bi sağa bi sola yarışırken eski bi arkadaşa rastladım.Tanıyamadım açıkçası.Saçlar gölgeli ful makyaj tırnaklar ojeli kırım kırım kırıtıyo hatun.Ayaküstü ordan burdan laflarken ikizlerim olduğunu öğrendi.Birden iki elini birleştirip;  ‘Ayy ne güzel sibel.Çok sevindim.Kimbilir hayatın ne kadar renkli dolu dolu ve eğlencelidir’   ‘Hımmm öyle öyle canım’ diyerek koşarcasına ayrıldım yanından.    Renkliymiş…    Doludoluymuş…    Eğlencelimiş… Ulan ben k..mın üstüne oturamıyorum yemek yiyemiyorum bunun neresi eğlenceli?    Sonra düşundüm gerçekten öyle mi acaba da ben farkında değilim.Evet hayatımın renkli olduğu doğru sanırım.Mesela duvarlarım çok renkli envai çeşit var.Her yeri çizik çizik boyalı.Koltuklarımda renkli karpuz suyunun üzerine çekirdekler kombine edilmiş çikolata kahveleriylede efekt verilmiş.Aynı renk zenginliği kıyafetlerde de mevcut.Dört mevsim meyve renkleriyle süslenmiş.Hımm baya renkliymiş be…

Dolu dolu derken neyi kastetti acaba?Evet evde dolu biçok şey var.Mesela kirli çamaşır sepeti dolu dopdolu…Ütülencek çamaşır sepeti dou…Ha yıkanmış asılacak çamaşır sepeti de dolu…Bi de oyuncak sepeti var o da dolu…Düşündümde baya baya dolu dolu yaşıyomuşum…

Eee eğlenceli kısmı nerde? Sanırım iki kız saç başa girişip birbirlerini yolarken arenada gladyatörler kapışıyor izlenimi verdiklerinde…Bende koltuğa oturup onları izlerken eğleniyorum herhalde.Ama o da çabuk bitiyo dayanamayıp araya giriyorum ‘durun siz kardeşsiniz ‘naralarıyla bu dövüşe son veriyorum. Başka başka nasıl eğleniyorum? Hımm buldum uyudukları zaman… açıyorum tv yi yapıyorum Türk kahvemi oooh mis bundan güzel eğlence mi olurmuş be…     Doğru söylemiş süslü hanım.Gerçekten renkli doludolu ve eğlenceli bir hayatım var.Amann nereye kadar gez gez dolaş süslen püslen ye iç yat sıkılır insan be…                                   03.09.2013


bu neeeee ....(22.08.2013)

Hem çalışıp hem evi çekip çevirmek hemde üç çocuğa layıkıyla analık yapmak gerçekten akıl kârı değil.bugünlerde anamı daha iyi anlıyorum.anam ev hanımıydı ama dört çocuğunda anasıydı.hatırlıyorumda okuldan gelince anlatacak ne çok şeyimiz vardı.annem hep mutfakta bişeyler yapardı.bizde etrafında günün özetini geçerdik.hepimizi ayrı ayrı dinler arada yemeği karıştırır bişeyler doğrar yıkardı ama kulağı hep bizdeydi.bizde o kadar ne buluyosak anlatırdıkta anlatırdık.tarih tekkerrürden ibaret dedikleri çok doğru.    Biz konuşmalarımızla ne zamandır annemi çileden çıkarıyoruz hatırlamıyorum ama benim haydutlar şimdiden başladılar. Ha konuştu konuşacaklar derken bülbül gibi şakımaya başladılar.önceleri çok tatlıydı.anne baba abi anneci bababaa deyişlerini hayranlıkla izledik.tekrar ettirene kadarGöbeğimiz çatladı.evde iş yaparken yanımda bıdı bıdı konualarını gülümseyerek dinledim.her gittiğimiz yerde konuşmaları için ısrar edip onlar şakıdıkça keyif aldık.maalesef bu keyfin tadı da her keyif gibi çabuk kaçtı.şu sıralar evde en çok diyduğum kelime ‘bu ne?’…herşeye bu ne diye cevap arıyorlar.bilmedikleri bişey olsa zevkle onlara açıklayacağım ama hergün üstünde gezdikleri halıya bile bu ne diye sorunca bende ‘elinin körü’ diye cevap vermeye başladım.evet doğru değil ama aklım başımı terketmek üzere.öyleki bütün evin çamsşırını yıkayıp asıyorum asarkende tek tek çamaşırlsrın ne olduğunu söylüyorum.’ Bu ne?’ ‘Gömlek’ ‘bu ne?’ ‘Pantalon’ ‘bu ne’ ‘don’ …uzayıp gidiyor.aynı muhabbet aynı çamaşırları katlayıp ütülerkende devam ediyor.ee tabi evin işi sadece ütü çamaşır değil bir de yemek yapma durumu var mecburen.mutfakta da başımda vır vır vır bu neSorularıyla ter içinde bırakıyolar.hayır yemeğin içine koyduğum salçadan sana ne…ama yooo illa öğrenecekler.öğrenip napacaklar sanki yemeği onlar hazırlayacak bende tv karşısında oturup çat çat çekidek yiğecem.nerdeee bizimki boşa nefes tüketmek.neyse bunun bi de bulaşık versiyonu var.bulaşıkları makineye doldururken olduğu gibi boşaltırkende her bişeyin adını telafuz etmek zorundayım.düşünün sarfettiğim enejiyi.hergün çatal kepçe kevgir demekten imanım gevredi.gevredi de ne oldu sanki sonuç aynı dön doş tekrar et.keşke diyorum ingilizce filan tekrar etseydim de çoktan ingilzceyi sökmüşler ana dilleri bellemişlerdi.bu arada bende öğrenmiş olurdum. Ne iyi olurdu dimi ya.şimdilik hobimiz ‘bu ne’ cilik.umarım kısa zamanda bu ne diye sormayı bırakıp ‘annecim sana nasıl yardım edebiliriz’ sorularına geçeriz.o zaman büyük bir zevkle ‘sen yemeğiYap sen evi temizle lavobaları ov balkonu yıka hadi hadi sallanmayın bitirin işleri’ diyeceğim bir yandanda çekirdeğimi çatlatacağım ha ha hayyy .. 25 aylıklar 22.08.2013


çantalar,poşetler ve bendeniz (26.08.2013)



Çocuklarla biryere gidilecekse ve üstelik birkaç gece orada kalınacaksa hayatımın en yorucu çantalaranı hazırlayacağım demektir.Geçen akşam aniden annaneye gitmeye karar verdik.Babaanne rahatsız çocuklara bakmayı bırak kendine bakacak hali yok.Bizde annaneye gidelim orda kalalım diye düşüdük.Ve çanta hazırlama faslı başladı.

Üç çocuğun üstü başı, bezi biberonu sütü emziği, oğlanın giyeceği oyuncağı, benim gece yatmalık gündüz gezmelik işe gitmelik giyceklerim ve aynen babanın yatmalık gezmelik işlikleri cartı curtu hepsini ben düşünüyorum.Odalara defalarca girip çıkıp çekmecelere durup durup bakıyorum. Çantaların başına gidip tek tek kontrol ediyorum.Unuttuğum bişi var mı diye gözüm hep ortalıkta.Bi yandan mutfağı topluyorum, camları ocağı kontrol ediyorum. Ben bunlarla uğraşırkende Gökçe hanım peşimde anne battanem alalım diye geziyo çantaları boşaltıp battanesine yer açıyo, öteki çekmeceleri boşaltıyo oğlan tabletini çantaya sokuşturmaya çalışıyo, baba balkondan kafasını uzatmış “hadi hazırlanamadın mı daha” diye çıkışıyo.Yok hazırlandımda eşyaları çantalara sokup çıkartmaca oynuyoz töbe töbe…Nihayetinde hazırım.Poşet ve çantalatdan oluşan küçük tepeyi bir anda eritiverip herkes payına düşeni alıyor ve yolculuğumuz başlıyor.Ben arkada üç çocukla itiş tepiş yolculuk yaparken o poşet çanta ıvır zıvırların ön koltukta seyahat etmesine uyuz oluyorum.

Ha bi de bunun dönüşü var.Mevsimine göre poşet büyüklükleri farklılık gösteriyor. Mesela mevsim kışsa ek olarak salça kavsnozları erik suları tarhana gibi çeşitlerle eve dönebiliyoruz.Yaz mevsindeysek poşetlerimiz daha da fazlalaşıp domates biber patlıcan salatalık meyve …vs hem pazardan yırtmış oluyoruz hemde bir süre organik beslenmiş oluyoruz.Arabadan inip eve girişimizde ayrı bir kargaşa. Bi elimizde çantalar poşetler çocuklar bi yandan bulamadığımız anahtarlar vaygıl caygıl çocuklar yırtılan poşetler ve nihayetinde evde olup huzur içinde kendimizi sağa sola atışımız.Çantaları nasıl boşalttığımı anlatmayacağım çünkü çok yoruldum bir an önce zıbarıp yatmak istiyorum.26.08.2013


sakın denemeyin (16.08.2013)

Üç çocuk iki yetişkin ile hastaneye nasıl gidilir ne yapılır az sonra öğreneceksiniz.

 Ayça uzun zamandır garnım ağrıyo diye inliyor kaka yaparken acı çekiyor du.Bu da içimize dert oldu.Dedik gösterelim doktora öğrenelim ne derdi varmış. Hazır gitmişken oglana da sıra alalım bi kontrol ettirelimbHazır gitmişken Gökçe ye de hep şaşı bu çocuk gözleri aynı noktaya bakıyo diyenleri dikkate alalım nolur ne olmaz diyerek düştük hastahane yollarına.   Yolda oğlan zırlamaya başladı.”ya ameliyat olursam…ya bişey olursa…niye ben…niye bilal de yok bende var…herşey benim başıma mı gelmek zorunda…” bıdı bıdı yol boyunca konuştu durdu.Baba habire moral veriyo durmadan yorulmadan konuşuyo.Ayça her gördüğünü soruyo “o ne bu ne buraya ne yapmışlar neden yapmışlar” ben sabırla ” o ağaç bu ev yol yapmışlar arabalar geçsin diye ” off çok sıcak ağustos fena bastırdı klimada yok.Bir an önce gitsekte bitse bu işkence diye söylenirken Gökçe biyerine bişey yapışmış gibi “battanem battanem battanem yere düştü hüüü hü hü”diye bağırmaya başladı.Oğlanı dürttüm “alıversene oğlum kardeşinin battaniyesini” neyse battaniye kurtarıldı emin ellere teslim edildi.
Arabanın içinde bir ses bir ses herkes bir ağızdan çene çalıyo kimi bağrıyo kimi ağlıyo kimi zırlıyo sıcak bi taraftan yüzümden buram buram terler boşanıyo.Biri emzik düşürüyo biri ayakkabısını çıkarıyo biri tokasını…bir an camı açıp kafamı dışarı uzatıp imdattt diye bağırasım geldi.

Neyseki hasteneye sağ salim ulaştık.Kardeşim bu gün tek çalışacağı için çok yardımcı olamayacağını söylemişti ama sağ olsun hep yanımıza geldi gitti.Tahlilleri laboratuara götürdü sonuçları aldı.Neyse çocuk Polikliniği nde fazla beklemedik doktor hemenaldı bizi muayne etti.Bissürü tahlil verdi.Kan idrar gayta ultrason film…hangi birini ysptıracağımı şaşırdım. Oğlan o sıra endokrin önünde bekliyo baba yanında.Baktım kimseden fayda yok dedim en iyisi kolay olanından başlayayım.İdrar tahlili. Bundan kolay ne var şır şır şır işeyebile bir yeteneğe sahip Ayça hanım.Gittim Zeynep’in yanına beni sessiz bi odaya soktu soğolsun.En azından benim sabrım taşınca atacağım çığlıkları kimse duymayacaktı.O seviçle soydum çocuğu yap çişini dedim.Koydum önüne tahlil kabını.Viyak viyak bağırmaya başladı.Sanki doğum yapıyo hanım. Biz onunla uğraşırken Gökçe de fırsattan istifade heryeri karıştırıyoda karıştırıyo.Ona yapma buna yap diye arada telef olmak üzereyken Ayça şarrr diye çişini yaptı.Tabi bende o arada ötekini tehdit ediyodum kafam o tarafta elim tahlil kutusunda hey allahım çok az kısmı kutuya isabet etti. Neyseki yetermiş.Ben büyük bir mutlulukla hadi dedim kan almaya. Bu arada oğlanın işi bitmiş sırıtarak geldi yanımıza. ” iyiymişim anne oleyyy” dedi. Hep beraber kan almaya gittik.Sıra yoktu allahtan hemen Gökçeyi aldı Zeynep oturttu kucağına.Bizimki tüm gücüyle ağlamaya başladı.Ayça da coşkuya kapılıp babasının kucağında çınlattı ortalığı. Ben bi onu bi ötekini tesselli etmeye çalışırken hemşire bana kolu tut diyo benim kafa yine öyle böyle iki tarafa dönerken hemşire iki elinle tut diye ısrar ediyo ama benim dikkatim dağılmış yine bi onu bi ötekini susturmaya çalışırken yan taraftan biri hişştt hişştt diye seslendi bi de ne göreyim lise arkadaşım Elif.”naber nasılsın sibel” “eee iyiyim canım senden naber” “iyi işte ugraşıyoruz.Bunlar senin mi”” ayy evet benim” “üçüde mi” “e e evet” hemşire hala düzgün tut diyo Gökçe kendini parçalıyo Ayça ordan bağrıyo Elif soruyo “hala aynı yerde mi çalışıyosun?Ailede ikiz var mı zor mu” falan filan.Benim kafa dönme dolap gibi dönüyoda dönüyo.uzatmayacağım vaygıl caygıl kan alma işide bitti.  İndik film çektirmeye.Her gören aa ikizlere bak ne tatlılar diye yanındakileri dürtüyolar. Film işi de hemen halloldu şükür.Birtek kaka ile ultrason kaldı. Her fırsatta kızım nolur kakanı yap diye yalvarıyoduk. Hatta ben biraz ileri gidip kakanı yaparsan seni parka götürücem çikolata alıcam diye vaatlerde bulunmaya başladım.Yok yapmadı.İki gün içinde yapması lazım e tabi sonuçta yapacak ama o kakanında yarım saatte hastaneye ulaştırılması lazım. Neyse ultrason içinde bir saat bekleyip yine aynı bağrış çağrış ile o da bitti.Hazır gelmişken Gökçenin göz muaynesini sıra olmadığı ićin yaptıramadık ama baba sağolsun hazır gelmişken dışarıda bi hoca doladırılmışmı ne resmini çekmişler rektörlüğe götürecekmiş.ya çocuklar perişan yoruldular acıktılar uykuları geldi.Bir an önce gidelim zıbarsınlar bi oh diyelim dimi ya.ama nerdee bizimki uçarak Rektörlüğe gitti girdi içreri.Bekle bekle çıkmaz çocuklar durmaz oğlan incem bunaldım der biri telfonu ister birinin garnı ağrır.Evet Ayça nın karnı ağrıyor demekki kaka yolda.Ben yine yap yap diye yalvarmaya başladım.Hanfendi nihayetinde beni kırmayıp o çok değerli kakasını çıkardı.Oh be üzerimden koca bir yük kalktı sanki.Hemen alelacele hastaneye döndük teslimatı yaptık .Çok sesli koro eşliğinde evin yolunu tuttuk.

Eve gelince ne mi yaptım. Bulaşık makinesini boşalttım yeniden doldurdum evi topladım süpürdüm.Çocukları doyurdum dakikalarca salladım uyuttum.Yemek yaptım yedirdim parka götürdüm….bla bla bla error error… 16.08.2013 25 aylıklar



10 Ekim 2014 Cuma

amugrimi maceram çabuk bitti...(30.01.2013)

  Nette bi amugrimi furyasıdır gidiyo.Herkes yapıyor herkes uğraşıyor.Ama bende tık yok.İkizler olduğundan beri elime tığ iplik almadım.Zaten el isleri konusunda pek yetenekli sayılmam.Neyse bende bi deniyim bari benim herkesten neyim eksik hatta fazlam bile var diyerek sıvadım kolları.İkizde bakarım amugrimi de yaparım he he he…

 Önce ne yapmalıydım hımm kolay bişeylerle başlalı.Hem guzel hem kolay hemde çabuk biten bişi olmalı diye düşündüm ve ayı yapmaya karar verdim.Nolcek ki kocaman bir yuvarlak yap içini pamuk doldur.Bi gövde iki dombalak el ve ayak hoop işte bu kadar.Ha iki tane de ceviz gibi kulak ördünmu al sana ayı.Ayının kafası diye başladığım yuvarlak tepsi gibi duz oldu.Tam yuvarlak şeklini alacakken ipim bitti.Bu ne ya biseyede benzemedi.Neyse en iyisi ben bundan kaplumbaga yapayım hem daha kolay.Ayıdan bozma parça kabugu olur bi gövde dört ayak bi de kocaman burun aman ne var bunda.Herkes doğaçlama yapıyo zaten.Neyse benim haydutlar ilk defa elimde tığ iplik gördüler.Sağdan soldan saldırmaya başladılar.Biri üstüme çıkar biri elimdekini çekeler ama ben elimdekini hiç bırakmadan bi öyle bi böyle dönerek habire örüyorum .Heyt be ikizde bakarım amigrimide yaparım ha ha ha hayyy…   

   Ben deli gibi örgümü örerken kızlarda kudurmuş gibi evin içinde oynuyolar.Oyuncaklar duvarları öpüyo.Saç başa kavga ediyolar ama benim umurumda değil.Ne güzel stres atılıyomuş yav.Keşkede daha önceden başlasaymışım diye düşünürken evin içi savaş alanı olmuş ama benim kılım kıpırdamıyo arada bir kafamıkaldırıp bakıyorum ne yapıyorlar diye.bi ara halıyı toplayıp odanın orta yerine yığdılar.Bütün yastıkları toplayıp bayır yaptılar ve o bayırdan kaydılar.Aman naparlarsa yapsınlar ben kaplumbagamı öreyim facede koyayım resmini havamı atayım derdindeyim.Kayma işide bittikten sonra bi bagrış çağrış koşuşturmaya başladılar.Bi gözüm onlarda ama bitirmem lazım şu mahlukatı.Bizim hatunlar çıglık çıglıga evi turlarken biri koşarak atlayıp perdeye asıldı.Zaten ruhunu teslim etmeye hazırlanan perde ve saz arkadaşları korniş rustik kendilerini yerde buldular.Tam o sırada kapluşun ayaklarını ekliyorum bırakamadım.Kızlar bi bana bi yerde boylu boyunca yatan perdelere bakıyorlar.Tamam ulen tamam kaldırcaz perdeyi biseyide rahat rahat yaptırmadınız.Hepsini taktım emaneten derken baktım bizim yumak gitmiş cadılarda yok.İpi aldım elime takip ede edebuldum.Yatak odasına girmişler yataklarının bacaklarına dolamış zilliler.Top top diye oynayıp havalara atıyorlar.Ellerinden alınca başladılar zırlamaya.Bende kaplumbaga diye başladıgım ucubeyi büyük bir gururla ellerine verdim.Hah dedim şimdide bunun için kavga ederler artık.Paylaşamayıp birbirlerine girerler.İki tane mi yapsaydım acaba diye düşünürken bizim ucubeyi bi öyle bi böyle çevirdiler bişeye benzetemediler.Biri ötekine veriyo al diye digeri elleri arkada sımsıkı baglamış almam diyo.En sonunda ben cektim aldım ellerinden.Siz ne anlarsınız ki el emegi bu el boru diil!..

  Neyse zar zorda olsa engelleri hoplaya zıplaya kapluşu bitirdim.Bir ikincisini yapar mıyım bilmiyorum.Sanırım bi süre şarj olmam ve hayatıma kaldıgım yerden devam etmem lazım. 30.01.2013


kıskançlığın zirvesi...(04.05.2013)

Evde yalnızım. Dedimki şu veletlere güzel bi yemek yapayım. Kolları sıvadım geçtim mutfağa. Bi güzel tavuk budu pisirdim.Onu sosladım süsledim püsledim sundum.Alkış falan bekliyordum ama yok kimse takdir etmedi.Neyse veletler budlardan bir iki ısırdılar sonra kılıç kalkan oynamaya başladılar.Bende kızdım ellerinden kopardım aldım budlarımı.’hıı siz yemezseniz bende kediye vericem işte’ dedim. Çıktık dışarı bi kedicik vardı daha yeni bebekleri oldu onu çağırdım.Geldi garip budları görünce bi sevindi anlatamam.Bizim haydutlarda izliyorlar.İyi bari bende acık oturayım surda yoruldum sabahtan beri diyerek merdivene çömeldim.Çok geçmeden veletler ellerinde birer but yiğe yiğe gelmiyolar mı.! Kafamdan sanki bir demlik çay döküldü.                                        04.05.2013 2yaşındalar


havalı ikizler...(22.05.2013)

Dün akşam parka gittik.Dedim hem çocuklar eğlensin hemde biraz spor yapayım. Neyse girer girmez hemen kaydırağa koştular.Önce Ayça kaydı poposunu tutarak yanıma geldi ben ne olduğunu anlamadan Gökçe de aynı vaziyette.bide ne göreyim ikisinin de popo vıcık vıcık ıslak.Napayım bilemedim.eve gitsem bi dünya yol.hem yeni geldiler hemen giderler mi bakiim.Mecbur çıkarttım taytlarını.Serdim güneşe.Bizimkiler altı tophane üstü şişhane başladılar oynamaya. Kumlara yattılar kalktılar, kaydılar.Spor aletlerinde takıldılar, oturdular çubuk yediler falan derken bi kadın ikiz kızlarıyla çıkageldi.Pek bi hanımdı.Kızlarını bi güzel giydirmiş pembe elbise kısa tayt çiçekli böcekli kilotlu çorap ponpon tokalar takmış ayyy bi şirinler ki anlatam. Bi fırsatını kollasamda laf atsam diye bakıyorum yok hiç gözgöze gelmiyoruz.Benimkiler kaydırakta merdivende dikiliyolar öteki ikizlerde yanlarında. Baktım benimkilerin üstleri toz toprak.Arkaları çamur saçlar almış başını gitmiş, bezleri sarkmış ayy bi pasaklı görünüyolarki sormayın.Hımmm dedim kadının niye laf atmadığı belli oldu.Neyse Gökçe pasaklılığın tüm şaaşasıyla kaydırağın önünü kapatmış dikiliyo süslü hanımlarda kaymak istiyorlar.Kadın ‘anneciim ablaya dikkat edin’ deyince hoop atladım hemen lafa ‘kaç yaşındalar’ kadın soğuk soğuk ’27 aylıklar’ dedi.İnsan sormaz mı seninkiler ne kadarlık diye? Sormadı..o sormadı ama ben söyledim ‘aaa benimkiler 24 aylık.Ayyy sizinkiler ablaymış’ dedim.Kadın hiç oralı olmadı.’Annecim dikkat, annecim yavaş, annecim kumu elleme, orası pis burası kötü’ dedi durdu.Bende afun tufun güneşe serdiğim taytları giydirdim uşaklara.Verdim ellerine tabak çömlek oynayın kumda dedim.Kirlenmeden oyun mu olurmuş be..


sıradan bir gün...(28.05.2013)

Evet bugün yine parka gittik.Bütün gün işyerinde haldır haldır koşturmam yetmezmiş gibi eve gelince yemek yer yemez soluğu dışarıda alıyoruz.Önce kızları giyindiriyorum.Gerçi ha kızları giydirmişim ha ahtopotu hiç farkı yok.Neyse onları önce bi dışarı salıyorum ki ben hazırlanırken onlar tekrar soyunmasın.Onlar komşunun ayakkabılığını bastonunu vs karıştırırken bodrumdaki leş gibi ağır bebek arabasını çıkartıyorum.Sağa sola kaçışırlarken bir elimle onları toplayıp diğer elimlede bebek arabasını kapıdan itiş tepiş çıkartıyorum.Uşakları hemen bindirmiyorum çünkü daha aşmam gereken 20 küsür merdiven var.Araba sırtımda merdivenleri çıkarken bakıyorum arkamdan geliyolar mı diye.Beyzademiz ise bisikletiyle inmiş yolda bekliyor.Biri kedi peşinde biri yaprak topluyorken ben bağır çağır ‘gelinnn buraya çabuk.Bırakın o kediyi kızımmm ne diyom ben gelsenize ulennn!..’ daha sonra tehditler’bi daha son olsun size park mark yok kırın k…nızı oturun evde.Dönüyom ben eve’ deyince bi yaygara paaarkaa ıhahaaaıh ıhahaaaıh parrkk parkk diye ağlama eşliğinde yaka paça oturtuyorum koltuklarına.

Nihayetinde çıkıyoruz yola.Çok şükür yolda gıkları çıkmıyo.Parka gelir gelmez ikisi birden inceemm diye bağırır indiririm biri kaydırağa biri salıngaça saldırır.Devreye yanımda getirdiğim çanak çömlekler girer haydiii kum doldur boşalt, çukur aç , içine gir sonra o kumları havaya at ‘yağmur yağyooo’ de.Devreye çubuk kreker girer oturur çubuk yerler diğer çocuklara dağıtırlar abartıp kuma bandırıp yemeye çalışırlar.Devreye su girer cuyyi cuyyi diye bağırıp milleti kendilerine baktırırlar.Görende susuz bırakıyorum sanacak.

Neyse azdıkça azarlar.1, 5 saat sonunda benim enerjim tükenir dilim bi karış dışarıda pislikten eli yüzü görünmeyen çocukları sürükleye sürükleye arabalarına bağlayıp tutarız evin yolunu.O yol bana bir uzun gelirki anlatılmaz yaşanır.Bebek arabası mı itiyorum öküz arbası mı belli değil.Evin önüne gelip o 20 küsür merdiveni sırtımda bebek arabasıyla indikten sonra.Oh be bugünde eve gelebildim.Ama yorgun ama bitkin.Haydi bi gayret daha indir şu leş arabayı bodruma ondan sonra tamam rahatız diye kendime bir yandan teselli veriyor bir yandan da oğlana ‘oğlum acık bakıver kardeşlerine bodruma iniyom öldüm yorgunluktan.hiç koşturcak halim yok kaçmasınlar sakın’ diye talimatlarla bu işide hallediyorum.

Eee sırada çoluk çomağı toplayıp eve tepmesi var.Bi bakarım biri komşunun maydanozlarını avuçlamış yolmuş diğeri gül yapraklarını.Ben yine cıyılcıyıl enselerinden tuttuğum gibi doğru eve.Onları hemen soyup bi güzel banyoda leğene ıslıyorum.Banyonun dışını içinden fazla ıslatırlarken ocağa sütü koyuyorum, üstünden çıkanları öteyi beriyi topluyorum.Arada banyoyu kontrol ediyorum kalkıp düşmesinler diye.Neyse bi güzel sabunlayıp çıkartıyorum.Ohh mis gibi oldular.Şimdi sütlerinide içerler zıbarıp uyurlar hayaliyle yine ahtapot giydirme çalışmalarına başlıyorum.Giyinip sütlerini içtikten sonra işte beklediğim an yaşasın sonunda kıçım yer görecek.Tam sevinçten göbek atıp gerdan kıvıracakken şangur şıngır anahtar sesi ve gelen baba…Elinde de herzamanki gibi ya çikolata ya dondurma ya meyve suyu ya da karpuz.’bakın kızlar size ne aldımmm.Öpücük verin bakiim babaya..iyi halt ettin.Şimdi sil baştan soy yıka gidir :’(


eyyy uyku seni çok özledim...(17.09.2013)

Saat 21 i gösterince oh be diyorum uyku saatleri geldi.Yine böyle bir gecede canlı cansız herkese herşeye kapı dolap bidon halıya iyi geceler dedikten sonra atladık yatağa.Sağımda Ayca solumda Gökce uykuya hazılandık.Her seferki gibi önce emzik sonra battaniye daha sonrada yastık kavgası yaptılar.”hiştt susun bak abi de uyudu babannede” dememe kalmadan biri “baba nenenenn” “evet babada uyudu” digeri” hala nennenn” “evett kızım halada uyudu”. Tabii peşinden Utku Bilal annane leyla ninne de geldi.Ben sabırla evet kızlar o da uyudu bu da uyudu deyip durdum.Neyse bi ara sesleri kesildi tamam dedim uykuya geçiyolar.Nerdeyse göbek atacaktım derken Üst kattaki yeni evli çift galiba duvara bişi sabitlemeye çalışıyorlar olacak ki vız vızz matkap sesiyle ikiside fırladı yataktan.Matkap sesinden çok korktukları için onlara kek yaparken mikseri tutmalarına izin vermiştim.Korkularını yeneceklerini düşünmüştüm ki düşündüğüm gibi de olmustu.Korkularını yenmişlerdi ama bu seferde mikseri tutma kavgası baslamıstı neyse o ayrı hikaye;ne diyodum ha matkap sesinden aniden fırlayınca ikisinide sakinlestirmek icin ” yukardaki teyze kek yapıyo onun sesi korkmayın tamam mı” diye teselli vermeye çalıştım ama olmadı ikiside ” gorkuyim “diye yapıştılar saçıma.”Korkmayın cancigerlerim hani bizde kek yapmıştık ya iste teyze de öle kek yapiyo.Uyanınca yarın bizde kek yapalım tamam mı” dedim.Hay dilimi essek arısı soksaydıda demeseydim.Ayaklandı hatunlar.”Kek kek kek kek” diye beni cekistirmeye basladılar.Yarın diyorum simdi nennen diyorum yok illede kek illede kek…Sanırım bunlara dun bugun yarın kavramlarini ögretmem lazım.

İşin tuhaf tarafı yeni evli ciftin 3 cocuklu bi ailenin tepesine niye oturmak istediğine pek anlam veremedim.Yav git sessiz sakin emeklilerin oturduğu mekanlara kafa dinle.İster istemez insan sessiz olmaya calısıyo ama nerdeee.Üç cocukla yasayınca en çokta annenin sesi cıkıyo maalesef.Evli ciftin bayan olanı hemsire.Kızcağı 24 saat nöbet tutup öle geliyo eve.Acaba sesten patırtıdan uyuyabiliyormu diye hep düsünmüşümdür.Gecenlerde merdivende karsılastık ezile büzüle ” ya kusura bakmayın cok gürültü yapıyoruz.Ama napayım engel olamıyorum” gibi bişiler geveledim.O da ” aa ne demek ben pediatri servisinde çalısıyorum alışkınım cocuk sesine” demez mi.Ben oynaya oynaya eve girdim.Oh be üstümden büyük bi yük kalkmıstı.

Neyse ne diyodum ha cocukları uyutuyodum.Keki meki zar zor unutturdum onlara.Biraz sonra Ayca nın sesi kesildi.Uyumuştu içten içe sevinirken Gökce ” annee cuyyuu” diye seslenmeye basladı.Su istiyor hanım.Yatmadan once hem mama hemde su icmislerdi.Uyumuyacak ya.” Sular kesilmis su falan yok hadi yat artık ama yaaa” diye bagırınca Ayca da actı gözunu.İkiside koro halinde “cuyyu cuyyu” diye bagırmaya basladılar.Tamam pes etmistim.Cuyyularını getirdim.Birer yudum ictikten sonra fıkır fıkır kaynamaya basladılar.O an gözüm dönmüş ikisininde popsuna birer şaplak indidim.Hemen yastıga kapandılar.İki dakika sonra emzik şapırtısından baska ses duyulmuyordu.Bende huzur icinde uykuya daldım.04-01-2012



(Bu yazı uykulu yazıldığından imla yanlışları mevcuttur.Düzeltemedim.Kusura kalmayın)


kızlardan inciler...(02.08.2013---03.08.2013)25 aylıklar

♥Uyuturken müzik açtım.gökçe-anne o ne?-müzik kızım.-Büzük…büzük…deyip yatağın üzerinde zıplamaya başlayınca-nennen müziği deyince başını yastığa koyup kendi kendine sallanmaya başladı. 02 08 . 2013                                                         24 aylıklar

♥Ayça dünden beri vızık vızık ateşim var beni doktora götürün garnım ağrıyo deyip duruyodu.ilgi çekmek için olduğunu düşündük.komşuya bile gidip ben hastayım hava beni doktora götür dedi.dün gece ateşini düşüremeyince topuklarımız bi yerlerimize vura vura soluğu hastahanede aldık…03.08.2013

♥Bahçede oynuyoruz ayçanın bezi sarkmış sallanıyo ‘ kızım bezini değiştirelim’ dedim.eyrafına baktı ‘anni sen beni reyere datırcan’

♥Annaneye gidicez.yine telaşla çanta hazırlıyoruz.Herşeyi aldık tam çıkmak üzereyken Gökçe”anni payponunu (telefonunu) aldın mı?” diye sordu.İlahi çocuk.25 aylıklar



neden blog açtım...(02.09.2013)

Aslında aklımda hiç böyle birşey yoktu.Ama hayat o kadar hızlı ilerliyordu ki çocuklarımla olan anılarımda bir o kadar hızlı siliniyordu.Bişeyler yapmalıydım.İleride karşıma dikilip bizi nasıl büyüttün anne dediklerinde kem küm etmemeliydim.Herşeyi tarihi ile birlikte nah siz bana böyle böyle yaptınız bu da belgesi deyip önlerine koymalıydım.   Önce tlf not programı indirdim.Günlük yazar gibi tek tek yazmaya başladım.Sonra ulan dedim ya tlf kaybolursa ya birinin eline geçerse ya bunları okursa…yok yok deli damgası yemeden başka birşey bulmalıydım.

Sonra aklıma yazdıklarımı yazıcıdan çıkartıp ciltlettirmek geldi.Belki kitap bilem çıkarırdım.Ya da gazetelerde bir köşe yazım yayınlanır ünlü olurdum Hayalleri kurarken birden gözümün önüne iki haylazın notları bulup üzerlerine ressim yaptıkları ve koparıp koparıp havalara attıkları geldi.Ne yazık ki hayallerimde birden havada uçup gitti.  

Bunları düşünürken nette benimle aynı kaderi paylaşan anaların bloglarını okuyordum.Yav ne çile çekmişler yazık be diye içimden geçirdim.Sonra birden kafamda ampuller yandı.Ulan onların çektiği çile de benimki ne? Tabii onlar çarşaf çarşaf yazıp kendilerini acındırıyolar.Neler yaşadıklarını cümle alem biliyor destekliyor moral veriyolar.Ya benim yaşadıklarım? Kim biliyor? Ben.Kim acıyor? Ben.Kim moral veriyor? Hiç kimse.Sonunda kılıçları çektim…bende blog açıcam çekilin ulenn…                                               02.09.2013


kimim ben?



Ben…
1977 doğumlu
Koç burcu
3 çocuğu olan çalışan bir anneyim.
Boş vakitlerimde resim yapmayı müzik dinlemeyi ve dünya klasiklerini okumayı severim…
Bu ne be? Sanki iş görüşmesine çıkmış gibiyim. Bakın bacım ben 3 çocukla hayat kavgasına karışmış, halkın bağrından kopup gelmiş bir anayım.Adım sibel ya da kızların deyişiyle cibel.Boş vakitlerimde uyurum ya da boş vakit dedik ya boş boş otururum.Bir oğlan iki kızım var.Oğlum Gökdeniz 8, Kızlarım Ayça ve Gökçe 2 yaşındalar.Neden blog açtım onu yazdım bi zahmet okursunuz.Tekrar uğraştırmayın beni…Hadi kolay gelsin :))